Picasso’nun Sessiz Çığlığı: Guernica


Acının Siyah Beyaz Resmi
Tüm sanatseverlere merhaba. Bugün sizlerle herkesin merak ettiği ve hayranlık duyduğu bir sanat eserini inceleyeceğiz. Rotamızı Akdeniz güneşinin ısıttığı İspanya’ya çeviriyoruz. Sanat ve İspanya denildiğinde hemen akıllara Picasso ve Guernica geliyor değil mi? Evet bu hafta İspanya’yla özdeşleşmiş, hüznün ve acının siyah – beyaz resminden, Guernica’dan bahsedeceğiz. Bu eser merak edilmekten öte herkesin bildiği acı bir gerçeği yüzlerimize vuruyor. Diğer eserlerin aksine Guernica’nın anlatmak istediği ve duygusu çok net. İnsanın yüreğini burkan, tarihin tozlu anılarına götüren bir netlik hem de…

Bu unutulmaz eser Pablo Picasso’nun fırçasından, 1937 yılında ortaya çıktı. Aynı yıl İspanya hükümeti Paris’te gerçekleşecek olan dünya fuarında sergilenmesi için Picasso’dan bir tablo yapmasını ister. Tanınan en üretken ressam olan Picasso’nun niyeti ise zaten üretmiş olduğu bir resmi seçip göndermektir. Planlı, programlı ve disiplinli bir ressam olan Picasso bile fuara göndereceği resmin Guernica olduğunu henüz bilmiyordu. Picasso eseri bir aydan kısa bir sürede üretmiş fakat dünyanın en politik ve tanınan tablosu haline getirmişti.
Sanatta kimi zaman sanatçının kişiliği, fikri eserin önüne geçebiliyor. Ya da dönemin ekonomisi, sosyal yapısı, siyaseti eserlerde kendine yer bulabiliyor. İşte Guernica, hem dönemin politikasından hem de Picasso’dan ayrı düşünülemeyeceğinin en somut kanıtı.
Eserin analizine geçmeden önce nasıl doğduğuna bir bakalım isterseniz.
Picasso 1900’lu yıllarda doğup büyüdüğü İspanya’yı bırakıp Paris’e gelmiştir. 1937 Guernica’nın ortaya çıkmasına kadar sanatın uzun yolunu arşınlayan Picasso’yu, eleştirmenler: modern sanatın imparatoru olarak tanımlıyor. Sanatçı bu tanımı kuşkusuz Guernica’dan önce sanatta çığır açan bir diğer eseri, Avignonlu Kızlar da yakalıyor. Bu tabloda Picasso alışılagelmiş estetik değerlerini yıkar ve sanatta yeni bir çizgi çizer. Eleştirmenler bu tabloyu nasıl yorumlayacaklarını bilemez ve onu sokabilecekleri bir akım ararlar. Tarif edilmekte zorlanılan tablo, Kübizmin doğuşu kabul edilebilecek kadar iddialıdır. Bu akım Avignonlu Kızlar ile başlayıp Guernica’da zirve yapar.
Empresyonizme karşı doğan Kübizm Fransa’da ortaya çıkmıştır. Empresyonizmde sanatçılar doğada gördüklerinin kendilerinde bıraktıkları izlenimi yansıtırlar. Kübizm de ise sanatçılar, nesneleri görünen formundan başka bir forma sokmak istediler ve bu düşüncelerinde onlara geometri yardım etti. Rönesanstan beri perspektif ile verilmek istenen derinliği Kübistler geometrik şekillerle verdiler. Eleştirmenler daha sonra Kübizmi insanların iç dünyasının derinliği şeklinde yorumladılar. Umarım Kübizm hakkında zihninizde bir şeyler oluşmuş ve oturmuştur.
Şimdi birazda Guernica ortaya çıktığında Avrupa’nın siyasal durumlarına bakalım. 20.yy iki büyük savaşın yaşandığı ve tüm dengelerin alt üst olduğu bir yüzyıl… Picasso 20.yy başlarında siyasetten tamamen uzaktı. Bu yüzden Guernica’dan önceki eserlerinde politik bir taraf yoktur. Ancak 1936 ile 1939 yılları arasında memleketi İspanya Picasso’nun bile kayıtsız kalamayacağı kanlı bir iç savaş yaşıyordu. Bir tarafta Cumhuriyetçiler diğer tarafta General Franco önderliğinde ki milliyetçiler. Nisan 1937 tarihinde yaşanan Guernica bombardımanı sanatta ve Avrupa’da bir dönüm noktası oldu. General Franco Almanlara yeni bombalarını İspanya’nın üzerinde denemesi için izin vermişti. Bir nisan günü şehrin üzerine atılan bombalar ortalığı cehenneme çevirmişti. İki bine yakın insan öldü. Yaralıların sayısı bugün bile net değil. Olayı gazeteden öğrenen Picasso daha fazla sessiz kalamadı. Savaşta Prado müzesi de zarar gördü. Bu olayı Picasso doğrudan sanata ve kendisine yapılmış bir saldırı olarak gördü. Kısa bir süre sonra müzenin müdürü oldu. Tepkisini ve tarafını ortaya koydu. Verdiği bir röportajda bunu açıkça dile getirip, tarihin satırları arasına da kazıdı.
“İspanya’nın mücadelesi, insanlara, özgürlüğe yapılan saldırıya karşıdır. ressam olarak hayatım boyunca sürekli sanatın ölümüne karşı durmaya çalıştım. benim gericilikle ve ölümle anlaşma içinde olduğumu kim bir an için bile olsa düşünebilir? … Üzerinde çalıştığım ve Guernica ismini vereceğim resimde, ve son zamanlardaki tüm eserlerimde İspanya’yı acı ve ölüm okyanusuna batıran askeri sınıfa duyduğum nefreti açıkça göstermekteyim.”
Düzenlenecek olan fuara savaşın yıkıcı etkisini anlatan bir tabloyla katılmaya karar verdi. İşte Guernica böyle doğdu. Eser aynı zamanda sanat tarihinin en büyük tablolarının biri. Tuvalin ebatları yaklaşık 4 metreye 8 metre. Gelin şimdi bu muazzam eseri birlikte inceleyelim.
Guernica’ya baktığımızda gözümüze ilk olarak deforme olmuş hayvanlar çarpıyor. Daha dikkatle bakıldığında ise insan, hayvan ve eşyaların hepsinin farklı formlarda olduğunu görüyoruz.
Resmin en sağında ki kapıdan oda gibi bir yere baktığımızı anlıyoruz. Kapının hemen önünde saçları geriye savrulmuş bir kadın figürü görüyoruz. Alevlerin içinde kalmış gibi görünüyor. Kadının sağ eline baktığımızda ise eli uçak şeklinde. Mesajlarla dolu bu tabloda, bu ilk mesaj kenti bombalayan uçakları anlatıyor. Kadının hemen üstünde küçük bir pencere bulunuyor. Uzmanlar bunu tabloda çok nadir görülen umudu simgelediği görüşünde.
Guernica şehri gündüz bombalanıyor. Fakat ne olduğunu anlamadan bombalar arasında kalan çaresiz Guernica halkını Picasso, tablosunda gece izlenimi vererek anlatıyor.

Kadının hemen solunda balon şeklinde içeri süzülen tedirgin bir yüz görüyoruz. Elinde bir kandil taşıyor. Bu kandil birazdan karanlığa gömülecek şehrin direnişi gibi…

Resmin hemen ortasında acı içinde bir at görüyoruz. Dikkatli baktığımızda atın gövdesine bir mızrak saplanmış. At yani uzmanlara göre sivil halk, ölümcül bir darbe almış. Bu atın sivil halkı simgelediği büyük bir tartışma konusu olmuştur.

Atın hemen altında kırık bir kılıç tutan, bir kol görüyoruz. Kılıcın kırık olması doğrudan ölüme bir gönderme. Ancak dikkat ederseniz elin üstünde açmış belli belirsiz bir çiçek de var. İşte umudun sembollerinden bir tanesi daha…

Atın üzerinde yer alan ışık kaynağı eserin en tartışılan yerlerinden biri. Onu Tanrı’nın bir gözü şeklinde yorumlayan da var, gökten düşen bir bomba diyenlerde. Bir ampule de benzetiliyor. Ampul İspanyolca’da “Bombille” kelimesiyle ifade ediliyor. Aynı kelimenin bir diğer anlamı ise bomba. Uzmanlara göre bu ışıkta, kente atılan bombalara bir gönderme. Aynı zamanda gelişen teknolojiye de bir gönderme olabilir. Zaten Guernica kentinin üstünde de teknolojinin en kanlı hali denenmiyor muydu? Ancak şunu belirteyim ki tabloda yorumlanan hiç bir mesaj Picasso tarafından onaylanmış değil. Figürlerin anlamı doğrudan kendisine sorulduğunda ise şu şekilde cevap veriyor: “Resimlerimde ki belli şeylere birer anlam verdiğinizde bu doğru olabilir, ama bu anlamı vermek benim fikrim olmamıştır. sizin vardığınız fikirlere ve sonuçlara ben de varmış olmalıyım, ama içgüdüsel ve bilinçsiz olarak. ben resim yapmak için resim yapıyorum. nesneleri oldukları gibi çiziyorum.”

Resmin en solunda kocaman beyaz kafasıyla bir boğa dikkat çekmektedir. Tablonun en dikkat çekici figürlerinden… Boğa ve at figürleriyle Picasso’nun diğer eserlerinde de karşılaşıyoruz. Bunlar İspanya’nın sembolleri. İspanya kültüründe olan kanlı boğa güreşlerini hepiniz bilirsiniz. Uzmanlar burada ki figürün ise insanın hem insani hem hayvani yönünü yansıttığı görüşünde. Boğanın kuyruğuna dikkat ederseniz havada ve adeta tütüyor. Bu, kentte üç gün süren yangınlara bir gönderme gibi…

Boğa ve atın arasında iki boyutlu bir güvercin yer alıyor. Sadece küçük bir kısmı ışıkla aydınlanmış olan bu güvercin, sizce neyi simgeliyor olabilir?

Boğanın hemen altında elinde ölü çocuğunu taşıyan bir anne görüyoruz. Uzmanlara göre ise bu acının en açık ve saf hali. Bazı yorumculara göre ise figür, İsa ve Meryem’i anımsatıyor.

Anne figürünün hemen altında avucu açık olan, ölmüş bir figür var. Avucun içinde ise bir yara izi göze çarpıyor. Bu iz uzmanlar tarafından bir kaç değişik şekilde yorumlanıyor. İlk yorum İsa’nın kutsal yaraları, stigma ya benzediği şeklinde. İkinci yorum ise bu kişinin ellerini kullanarak iş yapan bir köylü olabileceği yönünde. Büyük bir emekle hayatını devam ettiren ve savaşla hiçbir ilgisi olmadığı halde en büyük yaraları yine onların aldığı bir köylü.

Sanatçılar, resimlerde ışık ve gölge oyunlarıyla figürlere vurgu katıp, onları asilleştirir. Guernica’da sizce ışık hangi duyguların üzerinde dolaşıyor?
Picasso’nun Seine Nehri’ne bakan Saint Augustin rıhtımında ki atölyesinde bir Nazi subayı ile yaşadığı diyalog hafızalardan silinmeyecek şekilde tarihe geçmiştir. Nazi subayı Guernica’ya bakar ve Picasso’ya sorar;
“Bunu siz mi yaptınız?”
ve Picasso o olağanüstü cevabı verir:
“Hayır, siz yaptınız.”
Guernica Paris Dünya Fuarında Picasso’nun beklediği etkiyi ne yazık ki yaratmıyor. Yarattıysa bile doğrudan politik olan bu eser hakkında konuşmaktan çekiniyor olabilirler. Çünkü savaş sürüyor ve dengeler sürekli ve çok hızlı bir şekilde değişiyordu. Eser hak ettiği etkiyi tüm dünyayı kana bulayan ikinci dünya savaşından sonra yakalıyor..
Giderek ünlenen eser bir dünya turuna çıktı ve son durağı Amerika oldu. 30 yıl kadar New York’un Modern Sanatlar Müzesi’nde (MoMA) sergilendi. Picasso, İspanya topraklarına yeniden cumhuriyet gelene dek resmin Amerika’da kalmasını vasiyet etti. Eser 1981 yılında hikayesini anlattığı İspanya topraklarına döndü. 1973 yılında hayatını kaybeden ressam ne yazık ki eserinin ait olduğu yere, kendi topraklarına geldiğini göremedi. Kraliçe Sofia Ulusal Sanat Müzesi’ne konuldu ve bugün hala orada sergilenmektedir.
Her fırça darbesinde mesajlar taşıyan, yıllardır ününden ve vuruculuğundan değer kaybetmeyen bu eseri benimle birlikte incelediğiniz için hepinize teşekkür ederim. Rotanız sanattan şaşmasın. Bir başka eser de buluşmak dileğiyle, hoşça kalın.
