Enkaz Altındaki Çiçekler
Bazen kurtulmak istemekle birlikte yüzümdeki çizgileri çoğu zaman seviyorum. Yaşadığım her güzelliği, mutluluklarımı, sevinçlerimi, sonsuz mutluluklarımı, yediğim kazıkları, pişmanlıklarımı, üzüntülerimi, korkularımı anlatıyorlar. Bizi biz yapan her şey oralarda bir yerde, o çizgilerin en derinlerinde gizli değil mi? Bakıp da gördüğüm o en derinlerde kendime dönüp; şu hayatta beceremediğim ya da düzeltemediğim belki de tek durumun “herkesi kendim gibi sanmam” olduğunu fark ediyorum. Bir arkadaşım şöyle söylemişti: “Çoğumuz, insanlarla tanışıp arkadaş olduğumuzda zihnimizde 10 puan verip yanlış yaptıklarında 9-8-7… diye geri gitmeye başlıyoruz. Oysa tanışmanın hatırına 1 puan verip değerlendirerek 2-3-4… diye yukarı doğru ivme almak gerekir. Veremediğin her puanda bir adım geri, verdiğin her puanda ise bir adım ileri. İşte bunu böyle yapabilen insanlar en az hasarla yürüyorlar yollarında. Biz de böyle yediğimiz kazıkların, kırılan kalplerimizin üzerine oturup okkalı bir kahve içiyoruz.” Anlatırken de ve dinlerken de çok kolay geliyor insana peki ya uygulama kısmı? Biliyor musunuz uzun uzun düşündüm üzerine. Geldiğim nokta ise böyle bir davranış modelinin beni ben yapmaktan alıkoyacağı kararına vardım. Pozitif bakış açısıyla en olumsuz duygunun bile yerine ikame edecek güzel şeyler koyabiliriz. Yanlış davranışı olan birinin, o davranışa hangi koşullarda geldiği, yaptığı kadar önemli değil mi? Hayati ve spesifik olmadığı sürece hataları affetmek en büyük özgürlük değil mi? Şimdi birlikte düşünelim. Çok kızgın olduğun birinin maddi ya da manevi desteğe ihtiyaç duyduğu bir süreç söz konusu olsun, kendini bu yardımı yapmaktan alıkoyabilecek misin? Bu soruya iç sesin nasıl cevap veriyorsa doğru olan budur senin için. Mutlak doğru: iç ses. 🙂
İnsanlık değer yargılarını hiçe sayarak yol alırken kan kaybediyor… Konuşmadan yargıladığımız sonrasında yargısız infazlarla kalemi kırdığımız bir dolu insan geziyor sokaklarda. Yaşadığımız tüm olumlu ya da olumsuz koşullara rağmen insan kalabilmek, (iyi niyetle yaptığımız her hareket yine bize zarar vermiş olsa dahi) olumsuz koşullar karşısında durup düşünerek hareket edebilmek, merhamet ve vicdanın insanı diğer tüm yaratılmışlardan ayıran en önemli özellik olduğunu unutmamak… Aslında çok da zor olmamalı…
Diyeceğim şu ki: içiniz enkaz da olsa dışarıda çiçek bahçeleri bulsun sizi. 🙂 O çiçeklerin tohumu da içindeki enkazın altında ve o tohumu da filizlendirmek senin elinde. 🙂
1 Yorum
Ne kadar da güzel anlatmışsınız insan olmanın insan kalabilmenin önemini
Kaleminize yüreğinize sağlık Serpil hanım 🤗💐